Ataşehirdegündem gazetesi röportaj
Ataşehir’in tiyatrosu, TİYATRO 3023’ün sanat yönetmeni, Veysel Diker ile, yeni tiyatro sezonu ve hayat hakkında konuştuk
Herkes Veysel Diker’i rol aldığı sinema filmleri ve dizilerden tanıyor. Oysa Veysel Diker, mesleğine gönülden tutku ile bağlı bir tiyatro sanatçısı. Yaşamını tiyatro ekseninde şekillendiren Diker, en büyük hayallerinden birisini 2014′te Ataşehir’de gerçekleştirmiş, Ağaoğlu My World Andromeda’da açtığı Tiyatro 3023 ile ‘Ve Perde’ demişti.
TRT’de yayınlanan “Hangimiz Sevmedik” adlı dizide de oynayan Veysel Diker ile tiyatro üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Lise yıllarında tiyatro ile ilgilenmeye başlayan Veysel Diker, bu ilgisini üniversite öğrenimi sırasında da sürdürdü. 1967 doğumlu oyuncu üniversite eğitiminin ardından büyüdüğü şehir olan Aydın’a dönerek iş hayatına başladı. İyi bir işi, düzenli bir maaşı varken, en önemli, belki de tek tutkusunun tiyatro olduğunu hissederek kendisi için yeni bir gelecek planı oluşturdu.
Sonrasında Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünü bitiren Diker, istediği ve sevdiği işi yapmanın mutluluğu içinde, hayallerindeki projelerini gerçekleştiriyor. Bu projelerin en önemlisi de TİYATRO 3023.
“Hissettiğim hayatı seçtim”
Diker, tiyatroyu meslek olarak seçmesinin nedenini şöyle açıklıyor: “Aslında tiyatroyla rahatımı bozdum. Belli bir hayatım varken, ucu beli olmayan bir hayatı, hissettiğim hayatı seçtim. Bildiğim, yapmam gereken değil, yaşamak istediğim hayatın peşinde koştum. Duyguları, insanın her şeyidir. İşim de, IQ’su ile hayatı idame etmeye çalışan, fakat duygusal alanda yani EQ alanında sıkıntılar yaşayan insanlara cevap vermeye çalıştım.”
“Oğlum, ‘Ataşehirliyim’ diyor”
8 yıldır Ataşehir’de yaşayan Diker, oğlunun doğma büyüme Ataşehirli olduğunu, “Nerelisin?” dediklerinde gururla “Ataşehirliyim” dediğini söylüyor gülerek ve konuşmasına şöyle devam ediyor: “Ataşehir ile oğlumdan dolayı bir nevi kan bağım var. Dolayısıyla sosyal bağım, ekonomik bağım, ruhsal bağım da oluyor. İster istemez etkileniyorum, bu süreç en çok oyun yazılarıma yansıyor, geçen sezon 4 çocuk oyunu yazdım. Son olarak yetişkinler için Ataşehir Müzikali’ni yazdım, kısmet olursa da ekim ayında sahnede olacak.
Ataşehir’de iki çocuğun ‘bizim ev 13. Katta, daha değerli; sizin ki 5. katta daha değersiz’ diye söz dalaşını gördüm. Bu bizim çocukluğumuzda olmayan bir şeydi; o zamanlar zaten bu kadar yüksek bina yoktu. (gülüyor) Büyük olasılıkla evlerde de bu durumlar yaşandığı için çocuklara yansıyor. Ataşehir Müzikali’nde şarkılar, trajediler, komediler, Ataşehirliler’in hayatlarından gördüğüm şeyler var. Kırmadan, küstürmeden, yalnızca bir dertleşme olacak. Seyircinin sahnede kendisini görmesi gerekiyor. ‘Bakın ne haldesiniz, etmeyin eylemeyin sevgili kardeşlerim, komşularım, mal mülk geçici, baki kalan bu kubbede bir huzur, bir seda’ demek gerektiği bilincinden yola çıktım. Tiyatro, hayatı dönüştürücü, güzelleştirici, farkına vardırıcı olmalı.. Ben farkına vardırmakla ilgili süreçler yaratmaya çalışıyorum. Örneğin tarım ilaçlarının canlılara da zarar verdiğini anlattığım “Canlılar Olmazsa” adlı bir çocuk oyunum vardı. Çocuklar öte dünyaları, enerjileri hissetsinler diye “Uzayda Bir Gün” diye bir oyun yazdım.”
“Tiyatro bir ihtiyaç”
Diker, Tiyatro 3023′ün “sosyal cerrahi merkezi” olduğunu üstüne basa basa söylüyor ve ekliyor: “Hayatın kesilip biçildiği yer, gelin bu operasyona seyirci olarak tanıklık edin. Fırın kadar tiyatro da bir ihtiyaç… Ekmek karnınızı doyurur, tiyatro da sağlıklı düşünmenizi, farkına varmanızı sağlar.
Titanic batarken, sanatçılar çalmayı bırakmazlar. Eleştirilen bir konudur. İnadına sanat diyorum. Dünya batarken bile sanat yapacağız. Tutunacağımız tek şey sanat… Sanatımı yaparak hayatın devamlılığında yer edinebilirim. Son nefesime kadar sanat alanında durmadan üreteceğim.”
“Hayata bir dokunun”
Diker, Ataşehir’de pek çok ünlü sanatçının yaşadığına, fakat bu sanatçıların Ataşehir’i yalnızca otel gibi kullandığına da vurgu yaparak, “Bu sanatçılar yaşadıkları bu ilçe için küçük bir hareket bile yapmıyor, Ataşehir’e uyumaya veya Ataşehir’in kafelerinde gizli gizli kahve içmeye geliyorlar sadece. Gelin hayata bir dokunun. Yeni, bir kentli insan modeli var Ataşehir’de. Bu insanın iyileştirilmesi, yeni yaşama adapte olması için sanatsal katharsise ihtiyaç var. Büyük binaların bizi bilinçaltımızda nasıl ezdiğini, yok ettiğini fark etmeliyiz. Bu yaşam şekline karşı, sanatımızla enerjiler üretmemiz gerekiyor” dedi.
“Nicel olarak ölçülemeyen duyguların peşindeyim”
130 kişilik butik bir salonda hizmet veren Tiyatro 3023 ile amaçlarını da şöyle açıklıyor:
“Ataşehir’de tiyatro yaparak 2-3 daire daha alma kaygısında değilim. Sevme, sevilme, sevindirmeyle ilgili nicel olarak ölçüsüz duyguların peşindeyim. İki yıl önceki bir müzikli çocuk oyununu izleyen bir çocuğu annesinin getirerek ‘Bakın şarkınızı söylüyor’ anı hiç bir şeye değişilmez. Bu da benim seçimim. Benim için ekonomi tek belirleyici etken değil. İnsanın duygusal durumunu piyano gibi düşünelim. Yüzlerce tuş var, ama hepimiz para tuşuna basıyoruz. Bu konuda kimseyi suçlamıyorum. Bu durum hayatın bize attığı bir kazık, yeniliyoruz farkına varmıyoruz. Şu anki ekonomik sistemin de istediği kendisine hizmet edilmesi…
Sanatın en büyük işlevi hayatı güzelleştirmektir. Direkt değil endirekt söyler, süzer ve dokunur. Tiyatro yaparak misyon üstlendiğimi düşünüyorum. Bizim işimiz hayata çözümlemeler getirmek. Tiyatrom, 3023 yılına kadar devam edecek, tıpkı vatanımın, Türkiye’min devam edeceği gibi. İnanmayan yaşasın, görsün. Ben inanıyorum.”
Diker’in tiyatro çalışmaları sırasındaki en büyük yardımcısı 7 yaşındaki oğlu Çınar: “Oğlum her an yanımda; ders çalışır, dekor yapar, önerilerini söyler. Geçenlerde, ‘Baba, dekoru böyle mi yapsak?’ dedi, o benim çırağım. Eşim de çellist. Birlikte Ataşehir’de çok iyi zaman geçiriyoruz. Düştepe Oyun Müzesini de oğlum ve eşimle birlikte gezdik. Muhteşem bir yer.”
Diker, söyleşinin sonunda anne babalara seslenerek, tiyatro seyretmenin ve tiyatro eğitiminin çocukların duygusal zekâlarının gelişiminde katkısı olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Çocuklar tiyatro ile duygularının farkına varırlar, sınırlarını görürler, grup karşısında kendisini ifade edebilirler, oyunlar izledikçe empati gücü gelişir.”
Diker, “Ataşehir için, ülkem için, dünya için barış içinde güzel günler diliyorum” temennisinde bulunarak, bütün Ataşehirlileri Tiyatro 3023′e davet ediyor.
‘Ve ekim ayında perde’ diyor!
Çocuklar kadar yetişkinler için de oyunlar izleyicisini bekliyor. Programla ilgili ayrıntılı bilgileri www.tiyatro3023.comadresinden edinebilirsiniz.